Kurs bölümleri

Hadis – 28 (2021-1)

Seyyid Alevî Mâlikî hz.lerinin kaleme aldığı el-Menhelü’l-Latîf fî Usûli’l-Hadîsi’ş-Şerîf isimli eser bir hadis usulü çalışmasıdır ve giriş metnidir. Müellif çalışmasını 6 bölümden oluşturmuştur.

İlk bölüm, sünnetin tanımı, delil oluşu, hüküm koymada ikinci sırada yer alması, tedvin tarihi ve ümmet-i Muhammed’in sünneti muhafaza yolunda gösterdiği çabaları ele almıştır.

Sünnetin tanımı konusu bazı hadislerden hareketle açıklanmış, kelimenin şeriat ıstılahındaki anlamı beyan edilmiş ve farklı disiplinlerin bu husustaki tanımları gündeme getirilmiştir. Akabinde hadis sözcüğü açıklanmıştır.

Sünnetin delil oluşu konusu bazı ayetler ve hadislerden hareketle açıklanırken sünnetin teşrideki (hüküm koymadaki) rolü 4 kısımda incelenmiştir. Bunlar sünnetin Kur’ân’daki hükmü tekrarlaması ve tekit etmesi, Kur’ân’ın maksadını izah etmesi -mutlakı takyid, umumu tahsis, müşkili tavzih ve mücmeli beyan gibi-, Kur’ân’ın hüküm koymadığı yerde müstakil hüküm koyması ve Kur’ân’daki hükmü neshetmesidir.

Sünnetin tedvin tarihi konusunu da bu kısımda inceleyen müellif, bu konuyu sünnetin yazılması ile başlatır. Bu husustaki tartışmalar ve de sahabenin kendileri için kaydettiği hadis sahifelerinden bahseden müellif Mâlikî; Hz. Ali sahifesi, Hz. Câbir sahifesi, Abdullah b. Amr b. el-As’ın Sahife-i Sâdıka’sını da kısaca incelemektedir. İkinci olarak sünnetin genel manada toplanması da diyebileceğimiz tedvin konusu ele alınmaktadır. Hususi manada toplanması başlığında sahih hadislerin bir araya getirilmesi anlatılmıştır. Ümmetin sünneti muhafaza çabasıyla alakalı bahislerde ise müellif bazı sahabilerin yaptığı hadis yolculuklarını ve sahabenin hadis alma konusundaki titizliğini açıklamaktadır. Bu başlangıç döneminin meyveleri olarak da sened-metin tenkidi kriterleri, hadis ıstılahları ilmi, sahihleri bir araya getirme, rical kitapları ve mevzuat kitaplarının ortaya çıktığını ifade etmektedir. Bunları ayrı başlıklar hâlinde tetkik etmektedir.

İkinci bölümde hadis ilmi rivayet ve dirayet şeklinde iki kısımda ele alınmakta, sened, metin, isnad tabirleri açıklanmaktadır. Ayrıca hadis ilmi ve hadisçilerin kıymetinin de beyan edildiği bölümde; hadis, sünnet, haber ve eser sözcükleri arasındaki nüanslar; hadis-i nebevî, hadis-i kudsî ve Kur’ân konusu ele alınmaktadır.

Üçüncü bölüm, mustalahu’l-hadîs bölümüdür. Bu bölümde hadisin farklı noktalara itibarla kısımlarını oluşturan başlıklar ele alınmaktadır.

Misalen hadisin sıhhat açısından taksimini oluşturan sahih, hasen, zayıf hadis.

Bunlardan sahih ve hasen hadis, ma‘mûlun bih (kendisiyle amel edilen) kısmı oluştururken; zayıf hadis gayr-ı ma‘mûlin bih (kendisiyle amel edilmeyen) kısmı oluşturur. Zayıf hadisle amel edilebilir, edilemez ve belli şartlarla amel edilir şeklinde görüşler olduğunu da burada hatırlamak lazım.

Nispet edildiği kaynağa itibarla merfu, mevkuf ve maktu hadis. Kudsi konusuna burada yer verilmemiştir.

İsnaddaki râvi sayısı açısından mütevatir, meşhur, aziz ve ğarib konusu ele alınmıştır.

Devam eden kısımlarda ise zayıf hadisin alt başlıkları incelenmiştir. İlk dönemde işlediğimiz bu bölümdeki konular şunlardır: munkatı‘, mu‘dal, müdelles, mürsel, muallak. Bunlar isnaddaki kopukluk sebebiyle zayıf sayılan hadis çeşitlerini oluşturur.

Ayrıca müstakil konular olan mu‘an‘an-müennen, mübhem, ihtilat, şaz-mahfuz, münker-maruf, maklub, mütabaat-istişhâd ve itibar konuları da incelenen bahislerdir.

Keza zayıf hadis çeşitlerinden olan mu‘allel konusu, lahhân-musahhaf ve muharref konusu ve son olarak âlî-nâzil isnad konusu incelenmiştir.

Muztarib ve Müdrec hadis konusu bu dönem işlenecek ardından müdebbec konusu ile kitabın sonuna kadar devam edilecektir.

 

* Efsahu’l-Arab: Arapların en düzgün, en fasih konuşanı demektir. Peygamberimiz için kullanılan bir tabirdir.

* Cevâmi‘u’l-kelim: Az bir söz ile çok büyük manalar ifade edilmesi anlamına gelir. Efendimiz’in sözlerinin bir özelliğidir.

 

Geçen dönem kaldığımız konu Muztarib Hadis konusudur. Muztarib hadis, zayıf hadis türlerinden biridir. Birbirine denk iki hadisin arasında bir teâruz (zıtlık durumu) bulunur ve cem, tercih, nesh gibi yollarla bu zıtlığı ortadan kaldırma imkânımız olmazsa bu durumdaki hadislere muztarib hadis denir. Bu zıtlık durumuna da ıztırâb/ızdırâb denir. Muzdarib, muzdarip, muztarib gibi yazımlarıyla karşılaşmak mümkündür.